‘Bütün önemli yerel sorunlar, halk, toplum ve hase tarafından çözülmeli’… Rusya’da mevcut federalizm sorunları ile ilgili, Çerkes ulusal hareketi aktivistleri ile Kabardey-Balkar Devlet Üniversitesi Beşeri Bilimleri Araştırma Enstitüsünün temsilcilerinin katıldığı yuvarlak masa toplantısı, 17 Mayıs, Habze derneği tarafından düzenlendi. Toplantının videosu önümüzdeki günlerde yayımlanacak, daha önce ise, Habze Derneğinin temsilcilerince öne sürülen tezlere dikkat çekmek istiyoruz:
Martin Koçesoko:
Halkın sorunları en iyi halkın kendisi bilir; bu anlamda, federalizm, halkın kendi kendini yönetmesidir; daha anlaşılır şekilde anlatsak, hükümet, halktan koptuğu, kendi menfaatlerine yaşadığında, ne yolsuzlukla mücadele edebilir, ne de halka eğitim veya sağlık hizmetleri sunabilir.
Yoksulluk – bu bizim sorunumuzdur, bürokratlar için yoksulluk bir tehdit oluşturmuyor, çocukları Moskova’da eğitim görüyor, akrabaları ise, tedavi görmeye Nalçik dışına gidiyorlar.
Tarim sübvansiyonları dağıtanlarla çiftçilerin – tarim sektöründe bizzat çalışan, tarim işçilerinin birbirlerinden ayrı iki grup oldukları da sır değildir.
Biz, yüzyıllardır köylerin kalkınması, anadilmizi korumak, kültürümüzün gelişmesi ve soydaşlarımızın vatanlarına dönüşü gibi sorunları çözmeye çalışıyoruz; ancak, şimdiye kadar yapılabilenler bireylerin şahsi teşebbüslerinin sonucudur; devletin giriştiği herşey ise gösteriş amaçlı ve ya toplum baskısından ya da kontrolü aktivistlerin elinden almak için yapılır.
Böylece, Çerkes Ulusal hareketinin aktivistlerinin, faal bir özyönetim olmadan, anayasada yer alan federalizm ilkeleri siyasal hayatımıza geri dönmeden, hiç birşey yapamayacağı kanısına vardık.
Kanımızca en büyük sorun bürokrasinin hazine imkanlarını savurarak, kendi kendine yasalar yazark, kendi kendine karar alarak, kendi halinde, halktan kopuk hayatını sürdürmesidir.
Hazine parasının %90 neden halka ulaşamıyor? (Kaba tahminlerle öyle olduğu varsayılabilir.) %50 doğrudan rantlara gidiyor, geri kalan paradansa en fazla %20 kullanılır. Her on doktorun sekizi veya dokuzu torpillidir ve çalıştıkları yerler için başhekime rüşvet veriyorlar, o da sağlık bakanına aynı şekilde rüşvet ödüyor. Onlar için hastalara ne gerek olabilir ki? Ve durum eğitim, inşaat ve tarim gibi sektörlerde de böyledir.
Bu durumu nasıl değiştirebiliriz? Sadece ve sadece bütçe, toprak ve doğal kaynaklardan yararlanma haklarını halka teslim ederek.
Günümüzdeki verilere göre, 3 bin hektarlik bir arazinin kiralama bedeli yıllık 12 miliyon rubledir. Bu topraklara hakı olan pek çok köyün toplam bütçesi ise 4 miliyon ruble bile aşmıyor, bu da ancak köy yönetimin maaşları ile Piyatigorsk’a iş seyahatlarına yeterli.
Bu topraklar köylere aittir! Bir zamanlar kolhozlara teslim edilen, 1992’de halka verilmeyen, bürokratlarn kendi aralarında dağıtarak zimmetlerine geçirdiği topraklar.
Yerel yönetimler çalışmıyor – hatta onlar da bürokrasinin taa kendileri. Yerel yöneticiler de bütün bunlardan pay alıyorlar.
Böylece, kendi özyönetimimizi kendi inşa etmemiz gerektiğini düşünüyoruz ve bizde, geleneksel özyönetim geleneği – hase mevcuttur – bu, köyün bütün çiftliklerinin işbirliğidir, sahipleri ise temsilcileridir.
Çiftçilerimiz neden tam olarak bilinmeyen kişilere ve kuruluşlara kira ödesin? Neden hor görülsünler? Çağdaş çiftçi, halkımızın servetidir, bir emekçidir, o, , kendisi, kendi köyü ve komşuları için çalışmalı.
Bütün temel yerel sorunlar halk, toplum, hase tarafından çözüme kavuşturulmalı. Toprakların adil ve şeffaf dağıtılması, kiraya verilmesi, yol ve su şebekelerinin yapımı, eğitim, hatta sağlık hizmetlerinin halka ulaştırılması…
Yollar, su şebekeleri, elektrik gibi altyapı işleri ile halkın bizzat uğraştığı yerlerde bütün bunların mevcut olduğu araştırmalarca ispatlanmıştır. Aynı işlerin bürokrasiye düştüğü yerlerde ise ancak tutanak kağıtları mevcut.
Şu anda da, temel noktaları federalizm ve özyönetim olan bir reform paketi üzerine çalışmalarımız devam ediyor, onu yakın zamanda kamuoyu ile paylaşmayı planlıyoruz.
Ayrıca, soydaşlarımızın anavatanlarına dönüş meselesini da hase seviyesinde çözmeyi düşünüyoruz. Diyelim ki Türkiye’den bir kardeşimiz arazi satın almak veya kiralamak istiyor – haseye üye olsun, kendisine ancak hase sahip çıkar, başkalarının benzer sorunlarla ilgilenmediği son on yıl boyunca iyice netleşti.
Şu anda bunu bütün ayrıntılarıyla tartışmayacağız, ancak, şehirde – anadilinde eğitim dahil, eğitim sektoründe, tıbbı hizmetlerde, sokak düzeninde vs sorunlara ilgi gösteren kimse halkın taa kendisidir. Öğrenci velileri, hasta yakınları, torunlarının anadillerinde konuşmasını duymak isteyen ailelerimizin yaşlılarıdır.
İşte bu nedenlerle, özyönetim ve federalizm sorunlarına dikkat çekmeye çalışıyoruz.
Yakın bir tarihte, yerel yönetimlerin yenide doğuşu ile ilgili, toprak reformları kapsayan, sağlık ve eğitim sistemlerinde değişiklikleri ile soydaşlarımızın anavatanlarına dönüşleri ile ilgili önerilerimizi içeren paketi açıklayacağız.
Azamat Şorman:
Çocuklarının eğitimine ilgi gösteren sadece velilerinin olduğu daha önce de söylenmiştir. Bizde, Nalçik’te, bunu bizzat yaşamış bir öğrenci velisi olarak, eğitim sisteminin bir felaket, hatta gittikçe büyüyen bir felaket olduğunu söyleyebilirim.
Paralı (Rüşvetli) okul müdürü makamından başlayalım; bu makam için bir okul müdürü her ay para (500 bin – 1 milyon arası.) bulmak zorunda. Ve bu parayı nereden bulsun? Tadilat bütçesinden çalarak, öğretmenlerle öğrenci velilerinden toplayarak.
Ve eğitim kalitesi gittikçe düşüyor. Çağdaş dünyada ise, okulda iyi eğitim alamamış çocuğun geleceği de yoktur.
Biz, öğrenci velileri her zaman para ödemek zorundayız – çocuklarımızın eğitimine en çok ilgi gösteren, anaokullarında çalışan öğretmenlerin kalitesiyle orada bulunan oyuncaklarla dikkat veren biziz.
Önerimiz öğrenci velilerinden de bir hase ‘Veliler hasesi’nin oluşturulması, faaliyet planının düzenlenmesi ve okul kontrolünün tarafımıza emanet edilmesi. Okullardaki besleme, tadilat meselesi, eğitmen kadrosu, bütün bunlar vergilerimizden. Okullarımız için biz doğrudan ve dolayılı olarak ödüyoruz – vergi olarak da, doğrudan ödenek olarak da.
Şehrimiz ve çocuklarımızın geleceği için, gelir-giderlerin en iyi seviyeye getirmemize, düzen kurmamıza izin verilsin.